İdam mı adalet mi?
Son günlerde ülkemizde yaşanan üzücü olaylar hepimizi derinden etkiledi. Kendini savunamayan, konuşa
Son
günlerde ülkemizde yaşanan üzücü olaylar hepimizi derinden etkiledi. Kendini
savunamayan, konuşamayan, bağıramayan küçücük bedenlerin ölüm haberleri ile sarsıldık
hepimiz. Bacakları kesilip ormana atılmış bir yavru köpek, günlerce haber
alınamayıp cesetlerine ulaşılan küçücük kız çocukları…
Bir
süredir bu konuda bir şeyler yazmak istiyordum. Fakat insanların sosyal medya
üzerinden tepkilerini inceleyip onların neler düşündüğünü irdeleyip öyle
yazmaya karar verdim. Hepimiz o yavrucakların fotoğraflarını sosyal medya
hesaplarımızda ellerimiz titreyerek acıyla, öfkeyle paylaştık. Ne yazık ki
hepimiz o paylaşımların altına ortak bir şey yazamadık. Kimimiz idam istedi
kimimiz bu suçları işlemiş insanları öldüren başka suçluları haklı buldu.
Evet
acı hepimizin acısı, öfke hepimizin öfkesi ama hepimiz aynı şekilde tepki veremiyoruz
ne yazık ki. Aslında hepimizin istediği şey de aynı: bunları yapan canilerin en
ağır şekilde cezalandırılmaları. Bu sebeple içimizde idam isteyen bir sürü
insan bulunmakta. Hatta bu istekleri devlet erkânına ulaşmış ve değerlendirmeye
alınmış durumda. İdam isteyenlerin neden istediğini gayet iyi anlayabiliyorum
fakat asla desteklemiyorum. Neden mi?
Çünkü idam oldukça tehlikeli bir cezadır. Evet, bugün bizler bu cezayı bu canilikleri yapanlar
için istiyoruz, tecavüzcüler ve katiller için istiyoruz peki ya yarın? Bu
cezanın sadece bu suçlar ile sınırlı kalacağının bir garantisi var mı? Geçmişte
idam cezası uygulamış bir ülke olarak kaç katil veya tecavüzcü, kaç siyasi “suçlu”
astık?
Çünkü idam suçlu için belki de cezbedicidir. Düşünsenize adamın bu hayattan hiçbir beklentisi yok,
canından başka kaybedecek bir şeyi bile yok belki de. Ölmeden önce “şuna
tecavüz edeyim, şunu öldüreyim” gibi bir düşünceyle bu eylemleri yapıp sonunda
da ölüp giderse biz ondan intikam mı almış olacağız? Tabii ki hayır! Biz ona
istediği şeyi vermiş olacağız. O bizim dayanamayacak kadar büyük gördüğümüz bir
suç işleyecek ve sonunda yaşamak istemediği bu dünyadan çekip gidecek. O ağır
hapishane koşullarında bir ömür sürünmektense kolay bir şekilde sadece ölecek.
Çünkü idam insani bir eylem değildir. Bizler değil miyiz bu canilerin insan olmadıklarını
söyleyen? O caniler gidecek masumları öldürecek bizler de onları mı
öldüreceğiz? Öyleyse ne farkımız kalacak onlardan? Üstelik o kişi suçunu kabul
edecek idama mahkûm edilecek ve asılıp ölecek. Daha sonra ne olacak? Bu ölen
insanın suçunu kim üstlenecek? İdam isteyen bir toplum olarak ölen o insanı aslında
hepimiz öldürmüş olmayacak mıyız? İdama evet diyen herkes bu insanlık suçunu
işlemiş olmayacak mı? Önce biz insan olmalıyız ki sonra suçluları insana
dönüştürebilelim!
Peki
ne yapılabilir? Cezalarımız ağırlaştırılabilir. Cezalarımız caydırabilir. Sanıklara
hiçbir şekilde hafifletici sebepler uygulanmayabilir. Tecavüz edilen küçücük
çocukların rızasının olması gibi bir sebeple suçlular beraat ettirilmeyebilir. “Sözleri
erkekliğine dokundu” diye kimseye cezasında indirim istetilmeyebilir. Eşini porno
filmdeki birine benzetip öldüren suçluya tahrik indirimi uygulanmayabilir. Silah
zoruyla tecavüz edilip hortumla dayağa maruz bırakılan kadına bunu yapan suçlu
beraat etmeyebilir. Mini etek giymiş olmak rıza göstergesi sayılmayabilir. Kısacası
erkek şiddetini aklamaya meyilli bu hukuk sistemi değiştirilebilir. Bu ağır
suçları işleyen kişiler en ağır şekilde cezaya tabii tutulabilir. Unutmayın bu
vahşi olaylar ülkemizde ilk kez meydana gelmiyor. Daha önceki suçlulara yeteri
kadar caydırıcı ve ağır cezalar verilmediği için tekrarlanıyor.
Fakat
her şeyin kolayı var: ölsün gitsin! Hayır, ölmesin; sürünsün! Yahu düşünsenize
bir kadına saatlerce işkence edecek, günlerce aç bırakacak sonra her bir
parçasını ayrı poşetlere koyacak hale getirecek ve sonunda idam edilecek.
İstediğiniz gerçekten bu kadar basit bir şey mi?